Real Madrid'in 80'lerde sahip olduğu kadro, belki de kulübün 50'lerdeki parlak günlerinden beri gördüğü en iyi ekipti. Böyle düşünmemizin en temel sebebi, 1986-1990 yılları arasında 5 sezon üst üste İspanya şampiyonu olmuş olmalarıydı. Bu müthiş başarılara rağmen, dönemin Real Madrid'ini hatırlamamıza sebep olan farklı ve özel bir durum söz konusu: Avrupa Kupaları'nda, özellikle 2. maçlarda gösterdikleri şaşırtıcı performanslar.
Real Madrid'in 80'lerdeki başarılarla dolu günlerinin ortaya çıktığı kaynağı bulmak için, kulübün genç takımı olan Castilla'ya bakmakta fayda var. 1983/84 sezonunda, kulüp efsanesi Alfredo Di Stefano'nun altyapıdan kadroya dahil ettiği oyuncular, kulübün önündeki yılların kaderini belirleyecekti. Daha sonra "El Quinta del Buitre" (Akbaba Beşlisi) olarak anılacak olan 5 önemli oyuncu; Emilio Butragueno, Michel, Manuel Sanchis, Rafael Martin Vazquez ve Miguel Pardeza, Real Madrid'in iskeletini oluşturacaktı. "El Buitre" (Akbaba) lakabı da, 5 oyuncu içindeki en özel isim olan Butragueno'ya aitti.
Miguel Pardeza, 1987'de daha fazla forma şansı bulabilmek adına takımdan ayrılsa da, geri kalan oyuncular, yıllar boyunca Real Madrid'in değişmez iskeletini oluşturdular. Bu dönemde, Avrupa'daki müthiş geri dönüşler de başlayacaktı. Bunlardan ilki, 1984/85 sezonunda Belçika temsilcisi RSC Anderlecht'e karşı oldu.
2 ekip, UEFA Kupası 3. turunda karşı karşıya gelmişti. Dönemin Anderlecht'i, son sezonun UEFA finalistiydi (bir önceki sezon ise şampiyon olmuştu) ve kadrosunda Enzo Scifo, Vercauteren, Vandenbergh gibi oyuncularla birlikte Danimarkalı yıldız isimler Morten Olsen ve Frank Arnesen'e sahipti.
Kasım 1984'de Belçika'da oynanan ilk maçı, Benelüks temsilcisi 3-0 kazanmıştı. Sonucun yanı sıra, Real'in o sezon ligde gösterdiği performans da hiç iyi değildi. Açıkçası, kimsenin İspanyol ekibinden umudu yoktu. Ancak, Madrid ekibi, herkesi şaşırtacak bir performans ortaya koyarak, rövanş maçını 6-1 kazanmayı başardı. İspanyol futbolunun yeni yıldızı Emilio Butragueno 3 golle yıldızlaşırken, Arjantin'li Jorge Valdano da 2 gollük katkıda bulundu.
Çeyrek finalde Tottenham'ı elemeyi başaran Real Madrid, yarı finalde Inter ile eşleşmişti. İlk maçı İtalya'da 2-0 kaybeden İspanyol ekibi, Anderlecht eşleşmesine benzer bir oyunla, kendi evindeki maçı 3-0 kazanmış ve finale yükselmişti. Finalde de Macar Videoton'u yenen Madrid ekibi, UEFA kupasını müzesine götürmüştü.
Ligdeyse işler, Avrupa'da gittiği gibi gitmemişti. Son zaferini 1980'de kazanan takım, sezonu 5. sırada tamamlamıştı. Yeni sezon öncesi, yeni bir başkan, Ramon Mendoza takımın başına geçmişti ve takımı güçlendirme hamlelerine girişmişti. İspanyol milli oyuncular Antonio Maceda ve Rafael Gordillo ile birlikte, Atletico Madrid'in Meksika'lı golcüsü Hugo Sanchez takıma dahil edilmişti. Yıllardır Real Madrid için ter döken Alman Uli Stielike ile daha az forma şansı bulmuş olan Juan Lozano takımdan ayrılmıştı.
1985/86 sezonu, Real Madrid için çok daha başarılı geçmişti. Yıllar sonra lig şampiyonluğuna ulaşan takım, bir kez daha UEFA Kupasını kazanıyordu. Michel ile Butragueno, yavaş yavaş milli takımın yıldızları haline gelirken, gol makinesi Hugo Sanchez de üst üste gol krallıklarını kazanmakla meşguldü.
1985/86 sezonu, şampiyonluğa rağmen yine zorlu eşleşmelerle doluydu. 1985 Sonbahar'ında Alman Borussia Mönchengladbach karşısında ilk maçta alınan 5-1'lik yenilgi, akıllara önceki sezonu getirse de, bu sefer şansın yanlarında olması çok zor görünüyordu. Ama yine bir mucizeye imza atan takım, rövanş maçını 4-0 kazanıp Alman ekibi elemeyi başarmıştı. Yarı finalde yine İtalyan Inter'e denk gelen Madrid ekibi, ilk maçı 3-1 kaybetmiş, evindeki zorlu maçta aynı sonucu alarak maçı uzatmalara taşımıştı. Eflatun-beyazlı ekibin efsanevi golcüsü Santillana, uzatma devrelerinde sahneye çıkmış ve attığı 2 golle, maçı 5-1 kazanmalarını sağlamıştı. Finalde ise, bir başka Alman ekibi Köln'ü mağlup eden Real, 2. kez UEFA Kupasını kazanmıştı.
1986/87 sezonunda takımın başına Hollanda'lı ünlü teknik adam Leo Beenhakker gelmişti ancak sonuç değişmemişti. Real ligde bir kez daha şampiyon olurken, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finalde elenmişti. Bu noktaya gelesiye kadar, Platini'li Juventus'u penaltı vuruşları sonucunda elemiş; Balkanların parlayan ekibi Kızılyıldız karşısında 4-2'lik yenilgiye rağmen, İspanya'da 2-0 kazanarak zafer kazanmış; ancak yarı finalde Alman devi Bayern Münih'e elenmekten kurtulamamıştı. Almanya'da alınan 4-1'lik ağır yenilginin rövanşında, önceki senelerin aksine, mucizevi bir performans ortaya koyamayan Madrid ekibi, maçı ancak 1-0 kazanmış ve elenmişti.
Bayern eşleşmesi, İspanyol ekibin yıllar sonra ilk kez Avrupa kupalarına veda etmesi anlamına gelmesi dışında, Real Madrid'li oyuncuların saha içinde gösterdiği çirkin tutumla da hafızalarda yer etmişti. İlk maçta 2 oyuncusu kırmızı kart gören Madrid ekibinde, 2. maçta da Hugo Sanchez, Klaus Augenthaler'in atılmasına sebep olmuştu. Bu olaylar, artan baskının da etkisiyle, UEFA'yı dev ekibe ceza vermeye zorladı. Sonraki sezon ilk tur maçını taraftarsız oynayan Real Madrid, 2. turda da Madrid yerine Valencia'da oynamak zorunda kaldı.
1987/88 sezonunda, önceki sezonun bir kopyası daha yaşandı. Futbolu bırakmak zorunda kalan Jorge Valdano yerine Yugoslav orta saha oyuncusu Milan Jankovic takıma dahil oldu. Ligde yine şampiyon olan başkent ekibi, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finalde turnuvaya veda etti. İlk turda Maradona'lı Napoli'yi boş tribünlerin önünde yenen Madrid ekibi, sonraki turda son şampiyon Porto'yu elemeyi başardı. İlk maçta Porto çok iyi oynamasına rağmen, Real Madrid 2-1 galip gelmeyi bilmişti. Rövanş maçında ise, Real Madrid en iyi oyunlarından birisini ortaya koydu ve Michel'in golleriyle aynı sonucu elde etmeyi başardı.
Çeyrek finalde, bir kez daha Bayern Münih ile eşleşen Real Madrid, bu kez turu geçen taraf oldu. Yarı finalde ise, kupayı kazanacak olan PSV Eindhoven karşısında biraz da şanssız bir şekilde, deplasman golü kuralıyla (1-1 İspanya'da, 0-0 Hollanda'da) elendi.
1988/89 sezonu için Jankovic yerine Alman Bernd Schuster takıma geldi. Real, 4. kez lig şampiyonu olmasına rağmen, Avrupa Kupası'nda 3. kez üst üste yarı finalde elendi. Çeyrek finalde, bir önceki sezon elendiği PSV'yi geçen Madrid ekibi, yarı finalde tarihin en iyi ekiplerinden Sacchi'nin Milan'ına elenmekten kurtulamadı. Madrid'deki 1-1'lik maçın rövanşında, İtalyanlar, müthiş bir oyunla maçı 5-0 kazandı.
Sonraki sezon, Real Madrid'de görev değişikliği yaşanmış; Leo Beenhakker yerine John Toshack getirilmişti. Takım, 5. kez üst üste lig şampiyonu olsa da, Avrupa'da 2. turda Milan'a elenerek erken bir veda yaşamıştı. 1990/91 sezonunda, takıma Rumen Gheorghe Hagi dahil olsa da, Akbaba Beşlisi, eski günlerinden uzaklaşmaya başlamıştı ve takım, biraz da şanssızlıkların etkisiyle Cruyff'un Barcelona'sının gerisinde kalıyordu. Real Madrid'i yeni günler beklerken, beşlinin parçalarından Martin Vazquez İtalyan Torino'ya geçerken, Hugo Sanchez de sakatlıklar yüzünden pek fazla forma şansı bulamıyordu.
Real Madrid artık Avrupa'da önemli bir güç olmaktan çıkmıştı. Michel ve Butragueno gibi isimler bile, milli takımdaki kariyerlerine geçmişlerindeki başarılarla devam ediyordu. Başkan Mendoza da, takım kadrosunu koruyabilmek adına, oyuncularına Serie A düzeyinde maaşlar vermeye devam ediyordu.
Real Madrid'in Avrupa'daki geri dönüşleriyle dolu geçen döneminin ilgi çekici detaylarından birisi, rakip zayıf olsa da, deplasmanda iyi sonuçlar alamamış olmasıydı. 1984'de Rijeka, 1985'de Young Boys ve AEK Atina gibi takımlara deplasmanda kaybetmiş ancak iç sahada, kendilerine olan güvenle turu geçmeyi bilmişlerdi. Ligde de, sonraki şampiyonlukları için 1995'i beklemeleri gerekecekti. Valdano'nun önderliğinde ve Raul'un çıkışıyla, Real 5 yıl aradan sonra lig şampiyonu olmayı başarıyordu. Butragueno ve Martin Vazquez, takıma ilk veda eden isimler olurken, onları 1 yıl sonra Michel takip etti. En uzun süre takımda kalan isim ise, 2001'e kadar takıma kaptanlık eden Manuel Sanchis oldu.
Not: Yazının orjinali http://newz.zani.co.uk/sport/487-real-madrids-miracle-comebacks adlı sitede yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder