Josef Masopust'un Dünya Kupası finalinde gol atarak ülkesi Çekosslovakya'yı zafere ulaştırma hayali, 1962 Haziran'ının güneşli bir öğleden sonrasında, kısa süreliğine de olsa gerçek olmuştu.
Tüm zamanların en büyük Çek futbolcusu ve Doğu Avrupa topraklarından çıkıp Avrupa'da Yılın oyuncusu seçilen ilk isim, maçın henüz 15. dakikasında güzel bir şutla takımını, son şampiyon Brezilya karşısında 1-0 öne geçiren golü atmıştı.
"O gün, sadece 1 dakikalığına da olsa, Dünya Şampiyonu olmuştuk." diyor şimdilerde 80'nini geçmiş bir büyükbaba olan Masopust. " Fakat Brezilya, bizim golümüzden hemen sonra Amarildo ile skoru eşitlemiş, 2. yarıda da Zito ve Vava'nın golleriyle maçı 3-1 kazanmıştı. Bizim için hayal kırıklığıydı ancak bu başarı, o günden bugüne bir miras olarak kalmaya devam ediyor."
Konfederasyon kupası sırasında, Brezilya yönetiminin davetlileri olarak milli takımdan arkadaşları Josef Jelinek ve Josef Stibranyi ile bir araya gelen Masopust, verilen arada Copacabana plajında dinlenirken eski günler hakkında konuşmayı ihmal etmiyor.
Bugün, kariyerine sol açık olarak başlamış orta saha oyuncusu, kariyerinin maçını kaybetmiş olmalarından dolayı hiçbir üzüntü duymuyor. "Bir an hayalimin gerçekleşebileceğini düşündüm ama Brezilya, Pele'nin yokluğuna rağmen gücünün zirvesindeydi" diyor Masopust. " O zamanlar Dünya'nın en iyi takımıydı Brezilya ama biz de onların kazanmasına yardımcı olduk. Turnuvanın en iyi kalecisi olarak görülen Viliam Schrojf, çok önemli birkaç hata yapmıştı - Bunlardan birisinde, güneş ışığının gözüne vurmasıyla, topu elinden düşürmüş ve 3. gole sebep olmuştu - Her ne kadar kaybetsek de, bizim için çok büyük bir başarıydı."
Alman İşgali
Masopust'un bir gün Dünya Kupası'nı kazanacağına dair olan hayalini inanılmaz kılan esas neden, çocukluğunda Çekoslovakya'nın yok olmanın eşiğine gelmiş olmasıydı.
"Küçük bir çocukken, 2. Dünya Savaşı başlamadan hemen önce, Çekoslovakya, Almanlar tarafından işgal edilmişti ve futbol resmen yasaklandığı için, ancak köyde küçük maçlar yapabiliyorduk." diyor Çek eski futbolcu. " Hayalim, bir gün Çekoslovakya adına oynamak ve Dünya Kupası'nın kazandıracak golü atmaktı ancak düşünün ki o zamanlar Çekoslovakya diye bir ülke yoktu; Nazi Almanya'sı tarafından işgal edilmiş durumdaydı."
Fakat 1950'de 18 yaşına geldiğinde, onu imkansız gibi görünen hayaline yakınlaştıracak olan antrenörle tanıştı. Bu isim, Rudolf Vytlacit idi. Antrenör, Masopust'un oynadığı yerel kulübe yakın, 1. ligde mücadele eden Teplice'den geliyordu. Vytlacit, görür görmez genç oyuncunun yeteneğinin farkına varmıştı. Masopust ile sözleşme imzalamış ve onun hemen Teplice'in A takımına dahil etmişti. Bu hamle, onu 12 yıl sonra Dünya Kupası finaline götürecek olan yoldaki ilk adımıydı.
2 sezon sonra, Masopust, Teplice'den ayrıldı ve Dukla Prag'a geçti. Milli takımda ise, 1956 yılında, Brezilya'ya karşı 2 maçta forma giydi. İlki, Sao Paulo'da 1-0, ikincisi ise takımın tek golünü atmasına rağmen 4-1 kaybettikleri maç oldu.
Bu sonuçlara rağmen, Dukla ve Çek futbolu için parlak günler yakındı. Aynı zamanda, Brezilya ile günümüze kadar gelen bir sıkı bağ kurulmuştu.
" Bu bağ, 1956'da başladı fakat esas gelişim, 1959 yılında Pele'li Santos'a karşı Dukla Prag'ın Mexico City'deki bir turnuvada mücadele etmesiyle devam etti. Bu maçı biz kazanmıştık ve yanlış hatırlamıyorsam onların 18 maçlık galibiyet serisini sonlandırmıştık." diyor Masopust. "Onlara karşı 2 gol atmıştım ve 1962 finalinde yeniden karşı karşıya geldiğimizde, birbirimizi tanıyorduk. Biz, dost rakiplerdik ve aramızda büyük bir saygı vardı."
" Santos'a karşı aldığımız galibiyet, çok iyi bir sonuçtu fakat Dünya Kupası finalini de kaçıran Pele, bu maçta 27. dakikada sakatlanmıştı." diyor Masopust. O zamanlar oyuncu değiştirme hakkı yoktu ve acı çekmesine rağmen oynamaya devam etmek zorunda kalmıştı. Arkadaşlarıma, Pele topu aldığında ona sert müdahale etmemelerini söylemiştim. Sakat bir oyuncuya karşı oynamak işimizi kolaylaştırırdı ama sakatlanmış birisine karşı sert oynamak doğru olmazdı."
"1962'de farklı bir atmosfer hakimdi. Pele yıllar sonra yazdığı kitabında, maçta gelişen olayları, kariyerindeki en sportmence davranış olarak gördüğünü yazıyordu." diyor Masopust. "Biz de 1962 Dünya Kupası'nda çok yumuşak oynamamıştık ama tarihe "Santiago Savaşı" olarak geçen Şili ile İtalya arasında oynanan maçta - oyuncular birbiriyle kavga etmiş ve 2 kırmızı kart çıkmıştı - çok sert olaylar yaşanmıştı. Biz, onlara nazaran daha temiz bir oyun oynamıştık."
"Brezilya'nın Spordan Sorumlu Bakanı, Aldo Rebelo, bu hafta yaptığı konuşmada yaşanan olaya değindi ve hala akıllarda yer alıyor olması bana gurur verdi." diye belirtiyor efsanevi futbolcu.
Huddersfield Town
Çekoslovakya her ne kadar Dünya Kupası'nda finale çıkmış olsa da, kupa başlamadan kimse onlara bu şansı tanımıyordu. Kupaya hazırlanırken, İngiltere'nin 2. lig ekiplerinden (günümüzde Championship adıyla biliniyor) Huddersfield Town ile oynadıkları maç , ne kadar kötü bir hazırlık dönemi geçirdiklerini ortaya koyuyordu.
Masopust'un bu maçın seçilmesi hakkında bir bilgisi yoktu ama fikri, oldukça komikti: " Bence, Çek Federasyonu, onları rahatlıkla yenebileceğimizi ve bu sayede moralimizin artacağını düşünmüştü. Fakat sonuç beklenenin tam tersiydi. Çok kötü oynamıştık ve 1-1 berabere kalmıştık. Daha sonra birkaç kötü maç daha yaptık." diyor Masopust.
"Bu sonuçlardan sonra, basın ve taraftarların diline düşmüştük. Brezilya'ya gittiğimizde valizlerimizi açmaya bile gerek olmadığını çünkü en kısa sürede evimize geri döneceğimizi söylüyorlardı."
"Fakat, bir kişi bizim arkamızda durmuştu: teknik direktörümüz; Teplice'den eski hocam Vytlacit. O, hiçbir zaman inanmaktan vazgeçmedi. Ve bizi finale kadar taşıdı. Bu gerçekten inanılmazdı." diyor eski hocası hakkında Masopust.
"Baskı giderek artıyordu fakat bu adeta zeytinin yağını çıkarmak gibiydi. Zeytini sıkıp yağını çıkarıyorduk, ilk maçta İspanya'yı yendiğimizde her şey değişti. Stibranyi tek golü atmıştı. Hayalimize doğru ilerliyorduk."
Masopust, aynı yılı Avrupa'da Yılın Futbolcusu ödülünü kazandı. Ayrıca, 1963 yılında İngiliz Futbol Federasyonu'nun 100. kuruluş yıldönümü amacıyla oynanan maçta Dünya karmasına seçildi. 2004 yılında, Pele, Masopust'u yaşayan en iyi 125 oyuncu arasından birisi olarak seçti.
Kariyeri Dukla Prag'dan sonra Belçika'ya uzanan Masopust, teknik adamlık serüveninde de Endonezya'ya kadar gitti. Bu büyük futbol adamı, Çek Cumhuriyeti'nin önümüzdeki kupada final oynayabileceğini düşünmüyor.
" Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Hatta kupaya katılabileceğimize bile inanmıyorum. Biz, her zamanki performansımızdan oldukça uzağız ve diğer takımlar oldukça güçlü. Öte yandan, tarihimize baktığımızda, her zaman her şeyin mümkün olabileceğini görüyoruz." diyor Masopust.
Okul çağındaki çocuklar, ülkede düzenlenen Josef Masopust Kupası'na katılırken, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden de takımların ilgisini çekmekte. Bundaki en önemli sebep, kupanın verdiği mesajlardan birisi: "Fair-play".
(Bu yazı/röportaj, Reuters'de 2013 yılında yayınlandı)
Tüm zamanların en büyük Çek futbolcusu ve Doğu Avrupa topraklarından çıkıp Avrupa'da Yılın oyuncusu seçilen ilk isim, maçın henüz 15. dakikasında güzel bir şutla takımını, son şampiyon Brezilya karşısında 1-0 öne geçiren golü atmıştı.
"O gün, sadece 1 dakikalığına da olsa, Dünya Şampiyonu olmuştuk." diyor şimdilerde 80'nini geçmiş bir büyükbaba olan Masopust. " Fakat Brezilya, bizim golümüzden hemen sonra Amarildo ile skoru eşitlemiş, 2. yarıda da Zito ve Vava'nın golleriyle maçı 3-1 kazanmıştı. Bizim için hayal kırıklığıydı ancak bu başarı, o günden bugüne bir miras olarak kalmaya devam ediyor."
Konfederasyon kupası sırasında, Brezilya yönetiminin davetlileri olarak milli takımdan arkadaşları Josef Jelinek ve Josef Stibranyi ile bir araya gelen Masopust, verilen arada Copacabana plajında dinlenirken eski günler hakkında konuşmayı ihmal etmiyor.
Bugün, kariyerine sol açık olarak başlamış orta saha oyuncusu, kariyerinin maçını kaybetmiş olmalarından dolayı hiçbir üzüntü duymuyor. "Bir an hayalimin gerçekleşebileceğini düşündüm ama Brezilya, Pele'nin yokluğuna rağmen gücünün zirvesindeydi" diyor Masopust. " O zamanlar Dünya'nın en iyi takımıydı Brezilya ama biz de onların kazanmasına yardımcı olduk. Turnuvanın en iyi kalecisi olarak görülen Viliam Schrojf, çok önemli birkaç hata yapmıştı - Bunlardan birisinde, güneş ışığının gözüne vurmasıyla, topu elinden düşürmüş ve 3. gole sebep olmuştu - Her ne kadar kaybetsek de, bizim için çok büyük bir başarıydı."
Alman İşgali
Masopust'un bir gün Dünya Kupası'nı kazanacağına dair olan hayalini inanılmaz kılan esas neden, çocukluğunda Çekoslovakya'nın yok olmanın eşiğine gelmiş olmasıydı.
"Küçük bir çocukken, 2. Dünya Savaşı başlamadan hemen önce, Çekoslovakya, Almanlar tarafından işgal edilmişti ve futbol resmen yasaklandığı için, ancak köyde küçük maçlar yapabiliyorduk." diyor Çek eski futbolcu. " Hayalim, bir gün Çekoslovakya adına oynamak ve Dünya Kupası'nın kazandıracak golü atmaktı ancak düşünün ki o zamanlar Çekoslovakya diye bir ülke yoktu; Nazi Almanya'sı tarafından işgal edilmiş durumdaydı."
Fakat 1950'de 18 yaşına geldiğinde, onu imkansız gibi görünen hayaline yakınlaştıracak olan antrenörle tanıştı. Bu isim, Rudolf Vytlacit idi. Antrenör, Masopust'un oynadığı yerel kulübe yakın, 1. ligde mücadele eden Teplice'den geliyordu. Vytlacit, görür görmez genç oyuncunun yeteneğinin farkına varmıştı. Masopust ile sözleşme imzalamış ve onun hemen Teplice'in A takımına dahil etmişti. Bu hamle, onu 12 yıl sonra Dünya Kupası finaline götürecek olan yoldaki ilk adımıydı.
2 sezon sonra, Masopust, Teplice'den ayrıldı ve Dukla Prag'a geçti. Milli takımda ise, 1956 yılında, Brezilya'ya karşı 2 maçta forma giydi. İlki, Sao Paulo'da 1-0, ikincisi ise takımın tek golünü atmasına rağmen 4-1 kaybettikleri maç oldu.
Bu sonuçlara rağmen, Dukla ve Çek futbolu için parlak günler yakındı. Aynı zamanda, Brezilya ile günümüze kadar gelen bir sıkı bağ kurulmuştu.
" Bu bağ, 1956'da başladı fakat esas gelişim, 1959 yılında Pele'li Santos'a karşı Dukla Prag'ın Mexico City'deki bir turnuvada mücadele etmesiyle devam etti. Bu maçı biz kazanmıştık ve yanlış hatırlamıyorsam onların 18 maçlık galibiyet serisini sonlandırmıştık." diyor Masopust. "Onlara karşı 2 gol atmıştım ve 1962 finalinde yeniden karşı karşıya geldiğimizde, birbirimizi tanıyorduk. Biz, dost rakiplerdik ve aramızda büyük bir saygı vardı."
" Santos'a karşı aldığımız galibiyet, çok iyi bir sonuçtu fakat Dünya Kupası finalini de kaçıran Pele, bu maçta 27. dakikada sakatlanmıştı." diyor Masopust. O zamanlar oyuncu değiştirme hakkı yoktu ve acı çekmesine rağmen oynamaya devam etmek zorunda kalmıştı. Arkadaşlarıma, Pele topu aldığında ona sert müdahale etmemelerini söylemiştim. Sakat bir oyuncuya karşı oynamak işimizi kolaylaştırırdı ama sakatlanmış birisine karşı sert oynamak doğru olmazdı."
"1962'de farklı bir atmosfer hakimdi. Pele yıllar sonra yazdığı kitabında, maçta gelişen olayları, kariyerindeki en sportmence davranış olarak gördüğünü yazıyordu." diyor Masopust. "Biz de 1962 Dünya Kupası'nda çok yumuşak oynamamıştık ama tarihe "Santiago Savaşı" olarak geçen Şili ile İtalya arasında oynanan maçta - oyuncular birbiriyle kavga etmiş ve 2 kırmızı kart çıkmıştı - çok sert olaylar yaşanmıştı. Biz, onlara nazaran daha temiz bir oyun oynamıştık."
"Brezilya'nın Spordan Sorumlu Bakanı, Aldo Rebelo, bu hafta yaptığı konuşmada yaşanan olaya değindi ve hala akıllarda yer alıyor olması bana gurur verdi." diye belirtiyor efsanevi futbolcu.
Huddersfield Town
Çekoslovakya her ne kadar Dünya Kupası'nda finale çıkmış olsa da, kupa başlamadan kimse onlara bu şansı tanımıyordu. Kupaya hazırlanırken, İngiltere'nin 2. lig ekiplerinden (günümüzde Championship adıyla biliniyor) Huddersfield Town ile oynadıkları maç , ne kadar kötü bir hazırlık dönemi geçirdiklerini ortaya koyuyordu.
Masopust'un bu maçın seçilmesi hakkında bir bilgisi yoktu ama fikri, oldukça komikti: " Bence, Çek Federasyonu, onları rahatlıkla yenebileceğimizi ve bu sayede moralimizin artacağını düşünmüştü. Fakat sonuç beklenenin tam tersiydi. Çok kötü oynamıştık ve 1-1 berabere kalmıştık. Daha sonra birkaç kötü maç daha yaptık." diyor Masopust.
"Bu sonuçlardan sonra, basın ve taraftarların diline düşmüştük. Brezilya'ya gittiğimizde valizlerimizi açmaya bile gerek olmadığını çünkü en kısa sürede evimize geri döneceğimizi söylüyorlardı."
"Fakat, bir kişi bizim arkamızda durmuştu: teknik direktörümüz; Teplice'den eski hocam Vytlacit. O, hiçbir zaman inanmaktan vazgeçmedi. Ve bizi finale kadar taşıdı. Bu gerçekten inanılmazdı." diyor eski hocası hakkında Masopust.
"Baskı giderek artıyordu fakat bu adeta zeytinin yağını çıkarmak gibiydi. Zeytini sıkıp yağını çıkarıyorduk, ilk maçta İspanya'yı yendiğimizde her şey değişti. Stibranyi tek golü atmıştı. Hayalimize doğru ilerliyorduk."
Masopust, aynı yılı Avrupa'da Yılın Futbolcusu ödülünü kazandı. Ayrıca, 1963 yılında İngiliz Futbol Federasyonu'nun 100. kuruluş yıldönümü amacıyla oynanan maçta Dünya karmasına seçildi. 2004 yılında, Pele, Masopust'u yaşayan en iyi 125 oyuncu arasından birisi olarak seçti.
Kariyeri Dukla Prag'dan sonra Belçika'ya uzanan Masopust, teknik adamlık serüveninde de Endonezya'ya kadar gitti. Bu büyük futbol adamı, Çek Cumhuriyeti'nin önümüzdeki kupada final oynayabileceğini düşünmüyor.
" Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Hatta kupaya katılabileceğimize bile inanmıyorum. Biz, her zamanki performansımızdan oldukça uzağız ve diğer takımlar oldukça güçlü. Öte yandan, tarihimize baktığımızda, her zaman her şeyin mümkün olabileceğini görüyoruz." diyor Masopust.
Okul çağındaki çocuklar, ülkede düzenlenen Josef Masopust Kupası'na katılırken, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden de takımların ilgisini çekmekte. Bundaki en önemli sebep, kupanın verdiği mesajlardan birisi: "Fair-play".
(Bu yazı/röportaj, Reuters'de 2013 yılında yayınlandı)
Yorumlar
Yorum Gönder