1959-1960 sezonunda Dünyanın en büyük derbilerinden biri, "El Clasico", İspanya sınırlarını aşıp Avrupa'da sahne alma şansını yakalamıştı.
Ligde geride kalan sezonda şampiyonluğu kazanan Barcelona, bu sezon da şampiyonluğa doğru ilerliyordu. Arjantinli futbol dehası Helenio Herrera'nın çalıştırdığı Barcelona, 4 yıldır tek başına Avrupa'nın en büyüğü olmayı başaran Real Madrid'in bu üstünlüğünü kırma amacındaydı.
Real Madrid ise, oynanmaya başladığı yıldan beri Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında zafere ulaşıyordu. Puskas, Di Stefano ve Gento gibi yıldızlarıyla, bu sezon da Avrupa Şampiyonu olmayı hedefliyorlardı. Bunun dışında, Avrupa'daki itibarlarını Barcelona'ya karşı kaybetmek istemiyorlardı.
Bu maçtan yaklaşık 1 ay önce 2 ekip ligde karşılaşmış ve mücadeleyi 3-1 kazanan taraf Barcelona
olmuştu. Bu sonuç, Barcelona'nın şampiyonluğunu perçinlerken, Real Madrid'in daha da hırslanmasına yol açıyordu.
Maç öncesinde Barcelona'da yönetimle teknik kadro ve oyuncular arasında bazı anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Oyuncular, yönetimden primlerinin arttırılmasını talep ederken, Herrera da oyuncularına destek oluyordu. Buna rağmen, yönetim talepleri reddetmişti.
Ligde alınan 3-1'lik galibiyetin getirdiği rehavet ve yönetimle olan anlaşmazlık, Barcelona'yı, ondan daha hırslı olan Real Madrid'e karşı oldukça olumsuz etkilemişti. Madrid'deki ilk maç, Real'in 3-1 üstünlüğüyle sona eriyordu. Golleri beyaz şimşeklerin forvetteki ruh ikizleri, Di Stefano (2) ve Puskas'dan geliyordu. Barcelona'da Martinez'in attığı gol, umutlarını rövanş maçına taşımalarını sağlıyordu.
Sonraki hafta Barcelona'da oynanan maç için Herrera oldukça umutluydu. Real'i yendikleri maçın üzerinden henüz çok geçmemişti. Turu çevirebileceklerine inanıyordu. Fakat maç, umduğu gibi gitmemişti Herrera'nın. Puskas'ın 2 ve Gento'nun 1 golüne Macarların altın kafası Kocsis, son dakikada cevap verebilmişti. Sonuç yine 3-1 Real Madrid lehineydi.
Kubala'nın 2 maçta da oynamadığı bu yarı final mücadelesinin sonunda, Real Madrid, finalde Frankfurt'u 7-3 gibi inanılmaz bir skorla mağlup ederken, Barcelona da üst üste 2. defa lig şampiyonu olmayı başarıyordu. Fakat Barcelona, 1950'lerdeki başarılı günlerini yıllarca özlemle anmak zorunda kalacaktı.
Bu sezonun ertesinde Real Madrid ve Barcelona 1 kez daha Avrupa'da karşılaşacak, tartışmalı maçların sonunda Barcelona, ezeli rakibini Avrupa'dan eleyen ilk takım olmayı başaracaktı. Ne yazık ki, finalde Portekiz'in yükselen yıldızı Benfica, Barcelona'nın şampiyonluk hevesini 30 yıl daha kursağında bırakacaktı.
Ligde geride kalan sezonda şampiyonluğu kazanan Barcelona, bu sezon da şampiyonluğa doğru ilerliyordu. Arjantinli futbol dehası Helenio Herrera'nın çalıştırdığı Barcelona, 4 yıldır tek başına Avrupa'nın en büyüğü olmayı başaran Real Madrid'in bu üstünlüğünü kırma amacındaydı.
Real Madrid ise, oynanmaya başladığı yıldan beri Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında zafere ulaşıyordu. Puskas, Di Stefano ve Gento gibi yıldızlarıyla, bu sezon da Avrupa Şampiyonu olmayı hedefliyorlardı. Bunun dışında, Avrupa'daki itibarlarını Barcelona'ya karşı kaybetmek istemiyorlardı.
Bu maçtan yaklaşık 1 ay önce 2 ekip ligde karşılaşmış ve mücadeleyi 3-1 kazanan taraf Barcelona
olmuştu. Bu sonuç, Barcelona'nın şampiyonluğunu perçinlerken, Real Madrid'in daha da hırslanmasına yol açıyordu.
Maç öncesinde Barcelona'da yönetimle teknik kadro ve oyuncular arasında bazı anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Oyuncular, yönetimden primlerinin arttırılmasını talep ederken, Herrera da oyuncularına destek oluyordu. Buna rağmen, yönetim talepleri reddetmişti.
Ligde alınan 3-1'lik galibiyetin getirdiği rehavet ve yönetimle olan anlaşmazlık, Barcelona'yı, ondan daha hırslı olan Real Madrid'e karşı oldukça olumsuz etkilemişti. Madrid'deki ilk maç, Real'in 3-1 üstünlüğüyle sona eriyordu. Golleri beyaz şimşeklerin forvetteki ruh ikizleri, Di Stefano (2) ve Puskas'dan geliyordu. Barcelona'da Martinez'in attığı gol, umutlarını rövanş maçına taşımalarını sağlıyordu.
Sonraki hafta Barcelona'da oynanan maç için Herrera oldukça umutluydu. Real'i yendikleri maçın üzerinden henüz çok geçmemişti. Turu çevirebileceklerine inanıyordu. Fakat maç, umduğu gibi gitmemişti Herrera'nın. Puskas'ın 2 ve Gento'nun 1 golüne Macarların altın kafası Kocsis, son dakikada cevap verebilmişti. Sonuç yine 3-1 Real Madrid lehineydi.
Kubala'nın 2 maçta da oynamadığı bu yarı final mücadelesinin sonunda, Real Madrid, finalde Frankfurt'u 7-3 gibi inanılmaz bir skorla mağlup ederken, Barcelona da üst üste 2. defa lig şampiyonu olmayı başarıyordu. Fakat Barcelona, 1950'lerdeki başarılı günlerini yıllarca özlemle anmak zorunda kalacaktı.
Bu sezonun ertesinde Real Madrid ve Barcelona 1 kez daha Avrupa'da karşılaşacak, tartışmalı maçların sonunda Barcelona, ezeli rakibini Avrupa'dan eleyen ilk takım olmayı başaracaktı. Ne yazık ki, finalde Portekiz'in yükselen yıldızı Benfica, Barcelona'nın şampiyonluk hevesini 30 yıl daha kursağında bırakacaktı.
Yorumlar
Yorum Gönder